28 Temmuz 2010 Çarşamba

TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR!!!

Ülkemiz de yaşananlar gittikçe akıl almaz bir hal alırken askere, sivile, haksızlığı dile getirenlere son yapılan uygulamalar ise tam faşizan bir hal almıştır.1980 ihtilalinden hesap sorulacak derken günümüzde yapılanlar o günleri aratmaz oldu.Korku yaratılarak "biz herşeye ve herkese dokunuruz" düşüncesiyle ülkenin gerçek gündemi olan yoksulluk, terör göz ardı edilmektedir.Ülke gündemine dair yazacak ve söyleyeceklerimiz bitmeyecek ve yazmaya devam edeceğiz.Düşüncelerimi kısaca belirttikten sonra değerli üstadımın yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Nermin AYDINLI

"Türkiye kâbus yaşıyor?

Sanal ortamda bile düşünceler, olaylar faşizan uygulamalara takılmamak için açıklanmıyor. Yazmak için can atanlar, içleri dolu, kalemi haykıranlar artık köşelerine çekildi. Hayır çekilmedi de çekilmek zorunda bırakıldı. Sıkıysan yaz, her cümlen takipte ve kayıtta. Bu koşullarda kim yazı yazabilir ki? Üstelik millet için çırpınanların başına bir şey geldiğinde, hakkı savunanlardan kaç kişiden destek mesajı alıyor bunu da sorgulamak lazım. Silivri’de kalemlerinin ve dillerinin bedelini yargısız infaz olarak ağır bir şekilde ödeyenler var. Onlar ve diğerleri neden orada? Milletin hakkını ve geleceğini savundukları için, kendilerini feda ettikleri toplumdan çıt yok. Neden çıt yok? Bu sorgulanmalı. Birincisi faşist uygulamalar ve korku, ikincisi ise iyi oldu memnuniyeti. Malum açıldık, saçıldık, bölündük.

Temmuz ayı sıcak mı sıcak geçiyor. Aynen Türkiye’de yaşananlar gibi. Asker, polisi dövüyor, PKK azdıkça azıyor, Şehitlerimizin arkası ardı kesilmiyor (Dillendirdiğinizde, şehitlerden nemalanıyor oluyorsunuz). Ne acı? , artık eşkıya şehirde at oynatıyor. Halk tepki veriyor ve korkulan senaryolar yaşanmaya başlanıyor. Özetle tetiğe basılmış kabuslu günlere doğru bilinmezlik içinde gidiliyor. Generaller tutuklanıyor. Yargı delik deşik. Tutuklayanların hukuk nosyonları ve kariyerleri sanırım ordinaryüs profesör seviyesinde . Hocaların hocası ne derse saygı duymak lazım. Verdikleri kararlar siyasi de olabilir, kişisel kininden de kaynaklanabilir, ordu karşıtlığı ve birlikteliğe kurşun sıkma hedefi de olabilir. Tam aksine birliğimiz, beraberliğimiz, bölünmezliğimiz adına da bunları yapıyor olabilirler! mi dersiniz?!!!!
Hatay olayları. Yıllardır geliyorum diyen bir olay, çoğu hayretler içinde. Üç yıl önce İskenderun, Dörtyol, Hatay gezim oldu. Halk şikayetçi, kimseye seslerini ulaştıramıyor, kimse de dinlemiyor. Güzelim narenciye bahçelerini doğu kökenliler önceleri tahrip etmişler, sonra da zorlan ve cebren halkın elinden almışlar, yerli halkı göçebe durumuna düşürmüşler. Bu olaylardan emniyet güçlerinin, tapu işlemlerini yapanların haberleri yok mu? Hele hele mülki amirlerin. Hal böyle iken gelinen nokta hiçte öngörülmeyen nokta değildi. İskenderun ve Hatay’da çok olayların yaşandığını dinledik. Üzüldük, içimiz parçalandı.

Adamlar yıllardır bağırıyor Akdeniz’e ve Karadeniz’e açılacağız diye. Aynı şekilde Mersin, Adana, Gümüşhane, Tokat, Giresun buralarda denize açılma yolları. Karadeniz’de üretici doğulu terörist işçi istemiyor. Zaten batının anasını ağlatıyorlar. Haraç bunlarda, her türlü pis işler bunlarda. (Türk milleti ile bir ve bir arada olan Kürtler bu yazının dışında, onlara söyleyecek sözümüz olamaz)
Polis, askere dayak atıyor. Emniyet gücü emniyet gücüne dayak atıyor. Şu cürete bakın. Sen kimin polisisin Allah aşkına. Yönetim birimlerinde haftalık asayiş toplantıları olur. Mülki Amir, polis, jandarma gerek duyulduğunda diğer birim amirleri bulunur. Asayiş toplantısında polisin askere dayak attığı bir gündemin olduğunu düşünebiliyor musunuz?

Biz neyle uğraşıyoruz? Eve-Hayır’la gündemimiz Evet-Hayır değil beyler. Suni gündemin arkasında halk isyan ediyor, isyan edecek noktaya getirildi.

Gündemimiz artık halkta bıçağın kemiğe gelmiş olması. İnegöl, Hatay olayları, az geçmişte İzmir, İstanbul olayları. Artık halk ayrılıkçılara karşı tepkisini yakarak, yıkarak veriyor. Türkiye’nin gündemi bu. Generalleri tutuklama, boş laf, boş söylemler de bulunma, Silivri eziyet ve işkence kampını doldurma, gündem bu değil. Hele hele dinci bir kadrolaşmanın gerçekleştirildiği rejimi dinci bir rejime dönüştürmek hiç değil. Durumun vehametini ABD’de yaşayan günümüz mimarı zat-ı muhterem de görüyor ve uyarıyor. TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR? Hâla bu soruyu beyninizde yanıtlayamamışsanız. Sizin beyniniz durmuş, gözünüz görmez, kulağınız duymaz olmuş, Kusura bakmayın bu dünyada yaşamıyorsunuz. Türkiye ise hiç umurunuzda değil.
Alıntı:Tuz Yolu-B.AYHAN
Bunu E-postayla Gönder BlogThis! Twitter'da Paylaş Facebook'ta Paylaş Google Buzz'da Paylaş
zaman: 10:57
Tepkiler:
0 - Y o r u m (Siz de yorum yapınız):

Yorum Gönder




Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok: