31 Aralık 2009 Perşembe

YENİ YIL

Yeni yıldan umutlumuyuz? 2009 yılı ülkemize, milletimize acı, keder ve üzüntü dolu bir yıl oldu. Belki kişilerin hayatında küçük de olsa güzellikler olmuştur ama genel anlamda hoş anılar bırakmadı hafızalarımızda. İşsizlik çığ gibi büyüdü. Yoksulluğun etkisiyle aile kavramı yok olmaya başladı. Kültür yozlaşması ise kafaları allak pullak etti. Eğitim sistemimiz ezberci, sağlık sistemimiz yok olmuş, adalet ise kafalarda soru işareti!... Ekonomimiz düzelmedi, sanayimiz ilerlemedi, tarım ve hayvancılık sektörü ise can çekişiyor. AB hayali bizi çıkmaz bir yola sürükledi. Demokratikleşme ve Açılım adı altında ülke birbirine girdi. Etnik ve mezhepsel ayrılık ULUS olma kavramını sekteye uğrattı. Bir tarafta suçlu oldukları kanıtlanmadan içerde tutulanlar, bir tarafta Türkiye Cumhuriyetine meydan okuyanlar, diğer tarafta ise aba altından sopa gösterilip susturulmaya çalışılanlar!...

Evet 2009 da Ölümler, zulümler, bölünmeler yaşadık. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu kavrayamaz olduk. Vatandaş ise ekmeği’nin peşinde. Ülke sorunları çığ olmuş irade ortada yok. ATATÜRK’ün mirası Türkiye Cumhuriyeti üzerinde hain emelleri olanlar sinsi planlarını uygulamaya çalışıyor, işbirlikçileri ise ‘nerden nasıl nemalanabiliriz’ düşüncesi içinde. Türk ulusunun önem verdiği kurumlardan olan askeriyenin ‘darbe ve suikast’ iddialarıyla sarsıntıya uğratılması ise 2009 yılının son günlerinin en çarpıcı olayı!...
vs.
vs.
vs…………
İSTENEN:Toplumsal duyarsızlık (başarıyorlar mı acaba ne dersiniz???)
Evet 2009’u pek parlak geçirmedik.
Bakalım bize 2010 neler getirecek!...
Bütün umutsuzluklara rağmen HERKESİN YENİ YILINI KUTLAR SAĞLIKLI GÜZEL YARINLAR DİLERİM.

31.12.2009

Nermin AYDINLI

14 Aralık 2009 Pazartesi

PKK=DTP

Türkiye arka arkaya şehitlerine ağlarken, öteki taraftan yasaklanacağını bile bile söylemlerini hırçınlaştıran, PKK’nın siyasal temsilcisi DTP’nin kapatılması kararı gündeme damgasını vurdu. Demokrasilerde partilerin kapatılması çözüm değil elbet.

Ancak; iş, aş sorunu dururken, resmen bölücülük, teröristlik yapılıyor ve yasa dışı örgütler destekleniyorsa bu tarz partilerin kapatılmasının doğru karar olduğunu düşünüyorum. Bu kararın siyasal mı, yoksa yargı darbesi mi diye tartışılması DTP’nin kapatılması kararını değiştirir mi?

Bu güne kadar Türkiye’de 26 parti kapatılmış. En son kapatılan, PKK terör örgütünün açık destekçisi DTP’nin siyasi çizgisi yaklaşık 20 yıl öncesine dayanıyor. 1989 yılında Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kurulmasıyla başlayan siyasi gelenek ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ve DTP ile devam etmiştir. DTP’nin kapatılması başkanları Ahmet TÜRK’ün ve Aysel TUĞLUK ile birlikte 37 DTP’linin siyasi yasaklı olması diğerlerinin suçsuz oldukları anlamına mı geliyor?

Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan terör genel anlamıyla;” cebir ve şiddet kullanarak Anayasa da belirtilen cumhuriyetin niteliklerini ve düzenini değiştirmek, Türk devletinin ve cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye düşürmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, temel hak ve hürriyetleri yok etmek” şeklinde tanımlamıştır. Bu tanım tam olarak PKK terör örgütünün eylemleri ile örtüşmüyor mu? PKK terör örgütünün hedefi Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü bozmak değil mi? Peki PKK’nın siyasal temsilcisi DTP değil mi?

Sert ve tehdit vari konuşmalar yapan diğer DTP’lilerin hızla yeni oluşum içinde olduklarını an ve an değiştirdikleri kararlardan açıkça anlaşılmaktayız. Sine-i millete gideceklerini söyleyen DTP’lilerin İmralı dan gelen talimat sonucun da Sine-i millet kararından vazgeçerek sadece meclis çalışmalarına katılmayacaklarını açıklamalarına ne demeli. Bu sözler ‘biz yine aynı çizgimizdeyiz bizleri meclisten atabiliyorsanız buyurun atın anlamına gelmiyor mu? Hasip KAPLAN Anayasa Mahkemesi’nin derhal kapatılması gerektiğini ve “Kim ki bizim kapatılmamızdan medet umuyor ise onlarla hesaplaşacaklarını söylüyor. Bu adamlar meclis kürsüsünde bölgelerinin ekonomik, sosyal sorunundan, halkın yoksulluğundan, ağaların nasıl bölge halkını sömürdüğünden ve bu sorunlara nasıl çareler bulunabileceğinden neden bahsetmiyorlar.

Yoksullaşan ve yoksunlaştırılan insanların kolayca kandırılabildiğini çok iyi bildikleri için çözüm yerine bu durumlarından nemalanmak işlerine geliyor çünkü…

Evet partiler bir ülkenin olmazsa olmazlarından. Halkın iradesini yansıtırlar ama bugün gelinen nokta hak temelli yaklaşım değil, birilerinin çizdiği istediği şekilde halkın yönlendirilmesidir. Ülkemiz bir kaos ve kargaşanın içine sürüklenip kendi değerlerini, kültürlerini ve yaşam felsefesini kaybetmeye başlamıştır. Toplumsal bilincimiz, ortak değerlerimiz yok edilmeye çalışılırken kavram kargaşası yaratılarak insanlar etnik ve mezhepsel bölünmeye sürüklenmektedir. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bizim sorunumuzun Kürt,Türk, alevi, sünni vs.ler değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından bu yana son 30 yılda hazırları tükettiğimizi, taş üstüne taş koymadığımızı, devletçilik ilkesinden taviz verdiğimizi ve bu günde ATATÜRK, TÜRK, BAYRAK kavramlarını yok etmeye çalıştığımızı nasıl inkar edebiliriz?

Helen aymazlıkları devam eden, vatan hainlerine, onların işbirlikçilerine bir kez daha sesleniyorum;

Bizim sorunumuz KÜRT-TÜRK sorunu değildir.
Bizim sorunumuz ATATÜRK ilke ve devrimlerinden taviz verilmesi sorunudur.
Ulusal kimliğimizin yok edilmesi sorunudur.
Bağımsızlığımızın sekteye uğratılması sorunudur.
Halkımızın yoksulluğudur, yoksulluğun rant kapısı olarak görülmesidir…

Kurtuluş savaşında hiç kimse etnik ve mezhepsel sınıflandırılma yapılarak savaşmamıştır. Bu ülke birlikle kurulmuş, aynı dava için mücadele verilmiş ve bu günde Vatanın bölünmez bütünlüğü için canını veren Mehmetçiklerimiz hangi etnik ve mezhepsel kökenden diye sorgulanıp üzülünmemiştir.

Bu coğrafyada asırlardır kardeşçe yaşanmış, bundan sonra da yaşanmaya devam edilecektir.

Bu vatan hepimizin.

Vatanını seven herkesin ortak paydası Türkiye Cumhuriyetidir. Asırlardır Türk milleti hür yaşamış ve bundan sonra da bağımsızlığından ve bölünmez bütünlüğünden asla taviz vermeyecektir!...

“Arzumuz dışarıda bağımsız, içeride kayıtsız ve şartsız millî egemenliğimizi korumaktan ibarettir. Mustafa Kemal ATATÜRK


Nermin AYDINLI
14.11.2009

8 Aralık 2009 Salı

TÜRKİYE ŞEHİTLERİNE AĞLIYOR

Obama Kürt açılımına methiyeler düzerken yine göz yaşı, yine evlere düşen ateş…Yine analar, babalar ve sevdikleri ağladı.
Tokat’ta devriye gezerken açılan ateş sonucu şehit olan Fatih, Onur, Cengiz, Ferit, Harun, Kemal, Yakup 7 askerimiz…
Demokratikleşme çerçevesinde Kürtlere özerklik istenmesinin sonuçları…Yine şehit, yine göz yaşı!... İmralı’dakinin günlerini huzurlu ve mutlu geçirmesini isteyen ve Öcalan sorunu Kürtlerin sorunudur diyen belediye başkanları ve milletvekilleri ekranlara çıkıp millete aba altından sopa gösteriyorlar.

Türkiye 7 şehidine ağlıyor ve vatan hainleri sinsi planlarını uygulamaya devam ediyor. Günlerdir dağdan inen vatan hainleri şehirlerde boy gösteriyor. Onlar isteklerinin İmralı’daki olduğunu açıkça dile getirmekten çekinmiyor. Hala anlayamadığım bu adam suçlu ve cezasını çekmek zorunda değil mi?
Diğer mahkumlardan neden farklı davranılması gerekiyor?
Bu vatan haini, bu 30 bin kişinin katili değil mi?
Yandaşları böyle istiyor diye bu müsamaha neden?

Evet askerlik yan gelip yatma yeri değil sayın başbakan. Vatanı uğruna canını vermekten çekinmeyen gencecik fidanlarımızı, şehitlerimizi görüyorsunuz. Türkiye ağlıyor… Sizin çözümsüzlüğünüz sonucunda da ağlamaya devam edecek… DTP eş başkanı Türk bugün; demokrasi bedel istiyorsa, yürek istiyorsa biz her şeye hazırız diyor. Biz de hazırız,bunu bu zamana kadar ödediğimiz bedellerden anlamanız lazımdı oysa.Yazıklar olsun size,zihniyetinize. Bu oyun böyle devam etmez, etmemeli…

08.12.2009
Nermin AYDINLI

3 Aralık 2009 Perşembe

DAĞDAN İNDİM ŞEHİRE

DAĞDAN İNDİM ŞEHİRE

Ülkemizde gündemin hızla değiştiğini hep söylüyoruz. Gündemin hızına nedense erişilemiyor. Sağ olsun siyasilerimizde bu konuda çok becerikliler. Ağızlarından çıkan her söz olay oluyor ve günlerce medyada yer alıyor. Acaba ülkemiz de ne zaman sakin ve sessiz bir şekilde temel sorunlar çözüme kavuşabilecek merak ediyorum? Evet, arap saçına dönen demokratikleşme, açılım vs derken yıllardır ülkemizin üzerine çöreklenen PKK terörü yine gündem de.Yıllardır dağda siyasallaşma adı altın bizlere kan kusturan PKK’yı meclise taşımamızla birlikte bu isteklerinin ilk aşamasını tamamlamış bulunuyorlar.Şimdi sıra işbirlikçileriyle birlikte şehre inip, isteklerini hayata geçirmeye geldi. İmralı’dakinin planları bir bir uygulanıyor. Haydi gözümüz aydın hainler artık şehirde!...Analar ağlamayacakmış,
barış gelecekmiş. İzleyelim görelim!… Görünen köy de ne kılavuz ister ne de zaman aslında değil mi?
Şehir’e inmesine indilerde ya sonrası?...Bayramla birlikte PKK yandaşları Türkiye’nin dört bir yanında şov yapmaya başladılar. Üstelik çocukları kullanmaları ne acı…
Aldıkları emirleri uygulamaya geçiren Kandil den inenler kahraman edasıyla toplantılar ve basın açıklamaları yapıyor. Bu açıklamaları ne sıfatla yaptıklarını merak ediyorum? Bu olaylar ağır tahrik değil de nedir? PKK’nın siyasal temsilcisi olan DTP’lilerin açıklamaları tahrik edici ve tehdit edici değildir de nedir? Neymiş bütün bu olaylar İmralı’da yatan içinmiş. Katilin cezaevi koşullarının iyi olmadığını, İmralı’ya yapılan tavrın bütün Kürtlere yapıldığını, yani olmazsa olmazlarımızdan biri Öcalan diye bahseden bir parti bölücülük yapmıyor da ne yapıyor? Bu çocuk oyuncağı değil, herkes ayağını yere sağlam basmalı ve olaylar öyle değerlendirilmeli. PKK’nın provakasyonları devam ederde sonuç ne olur hiç düşündük mü? Bunlar korku terörünü uygulamaya bir bir geçiriyorlar. Taktik yanlış iyi düşünsünler sonuçlarını.
Zorbalıkla hiçbir şeyin halledilmeyeceğini çok iyi bilmeleri lazım. Yıllardır başımızın belası olan terörün şehirlerde olması etki-tepkiyi yaratacaktır. Bu da kaos, kargaşa ve ülkenin Ortadoğu ülkelerine dönmesi demektir maalesef. Lütfen akıllı olalım, adımlarımızı ona göre atalım. Bu mesele demokratikleşme deyip geçiştirilecek bir mesele değil. Vatan hainlerinin ve sinsi plan uygulayıcılarının tuzağına düşmeyelim. Özellikle devleti yönetenlerin ve karar uygulayıcılarının vatanın bölünmez bütünlüğünü, ulus olma özelliğini, vatandaşının da her türlü haklarını korumak ve gözetmek zorunda olduklarını unutmaması gerektiğini bilelim. Bu vatanın kolay kurulmadığını defalarca, her yerde anlatalım. Demokratikleşme adı altında, şehitlerimize, Atamıza, vatanımıza yapılan ve yapılacak olan ihaneti asla ve asla Türk Ulusu olarak kabul etmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatalım.

03.11.2009
Nermin AYDINLI

1 Aralık 2009 Salı

TRAFİK KATLİAMI

Kimimiz hüzünlü, kimimiz neşeli bir kurban bayramını daha geride bıraktık. Her bayram yaşanan adeta kanıksadığımız trafik kazasında yine onlarca kurban verildi. Arife ve 4 günlük kurban bayramı boyunca yurt genelinde meydana gelen trafik kazalarında 82 ölü,481 yaralının olması kaçımızın dikkatini çekti? “Ateş düştüğü yeri yakar” sözü ne kadar doğru söylenmiş değil mi? Sadece bayramlarda değil diğer günlerde de kader diye geçtiğimiz trafik kazaları maalesef onlarca can almaktadır. Ülkemizde her saat 27 trafik kazasının olduğunu ve bu kazalarda günde 5-20 kişinin hayatını kaybettiğini, 200 kişinin de yaralandığını, ortalama her yıl 5-6 bin kişinin öldüğünü ve 100-200 bin kişinin de yaralandığını biliyormuyduk? Bu trafik katliamı değil de nedir sizce?..
Kaza sonunda hep suçlu aranır ama nedense derinlemesine inceleme yapılmaz. Araç ve sürücü sayısındaki artış, ehliyet alınmasının kolay olması ve sürücülerin aşırı hızlı araba kullanmaları sonucu, trafik de alınan önlemler de yetersiz kalmaktadır.
Ayrıca ehliyetsiz sürücüleri de (bilhassa yaşı 18 den küçük olanlar)unutmamak gerekir. Trafik kazalarının sebepleri çoktur ama, trafik kazalarının oluşmasında en önemli etmenin insanın olduğu aşağıdaki verilerle ortaya konmaktadır.

-İnsan faktörü %66
-Sürücü % 27
-Yolcu %1
-Araç Faktörü %5
-Yol faktörü %1

İnsan faktörüne bağlı trafik kazalarının nedenlerine gelince;
-Acemicilik
-Dikkatsizlik
-Uykusuzluk
-Hatalı sollama
-Aşırı hız
-Fazla yük taşımak
-Alkollü araç kullanmak
-Bazı ilaçları kullandıktan sonra araç kullanmak
-Trafik kurallarını dikkate almamak
-Rutin araç bakımlarını yaptırmamak…

Trafik kazalarından korunma yolları;

-Alkollü araç kullanmayınız
-Emniyet kemerinizi mutlaka takınız
-Araç kullanırken dikkatinizi dağıtmayınız
-Hız limitine dikkat ediniz
-Far ayarlarınızı kontrol ediniz
-Tehlikeli sürüş ve yakın takipten kaçınınız
-Bisiklet ve motosiklet kullanırken kaskınızı takınız
-Karşıdan karşıya geçerken geçiş kurallarına ve ışıklara riayet ediniz
-Kavşaklarda durunuz, tehlikeli yerlerde sollama yapmayınız
-Acelecilikten kaçınınız
-Trafikte dikkatli ve hoşgörülü olunuz.

Bütün bu uyarıların bizler için olduğunu lütfen unutmayalım.Herkese kazasız, belasız günler dileğiyle….

01.11.2009
Nermin AYDINLI