28 Ocak 2009 Çarşamba

YEREL SİYASET ve YEREL YÖNETİM

Yerel siyaset, yerel yaşamın bütün boyutları ile ilgilidir.Yaşanılan yerde ortak yaşamdan kaynaklanan gereksinimleri karşılamayı ve ortak sorunlara ortak çözümler bulmayı amaçlar.Yerel siyaset ortak yaşam kalitesinin yükseltilmesi ile ilgilidir.Yaşam kalitesi kentte yaşayan herkesin birlikte yaşamaktan kaynaklanan ve birbirine benzeyen ihtiyaçlarının karşılanması,bunun için gerekli hizmetlerin üretilmesi ile ilgilidir. Bir kentte veya yaşadığı bölgede yerel hizmetler yapılırken her kesimden vatandaşı kapsayacak şekilde yapıldığı söylenir.Kadın ve erkeklerin ayrı gereksinim ve beklentilerinin olduğu nedense unutulur.Yerel hizmetlerin odağında kadın olduğu söylense de baktığımızda bunun doğru olmadığı ortaya çıkar.Yerel hizmetler kadınların gündelik yaşamlarıyla yakından ilişkilidir.kadınlar ve erkekler yaşadıkları mekanları farklı kullanırlar.Kadınların kentte bakış açıları farklı olduğundan kadın, mahallesinde ve sosyal yaşamın da erkeklerden daha çok ihtiyaçlarını karşılamada zorlanmaktadır.Kadınların ulaşımdan, konuta, Pazar yerinden okul alanına,yeşil alanlardan sağlık kuruluşlarına kadar farklı kent hizmetleri ve alt yapıları hakkında beklentileri vardır.Kadınlar hayatlarını kolaylaştıracak hizmetler bekler. Acaba kadının hayatını kolaylaştıracak belediye hizmetleri nelerdir diye düşünülüyor mu? Yerel politika ve yerel yönetimler kadınların siyasal yaşama katılması ve siyasal alanda güçlenmesi için bir anahtardır.Her ne kadar kadınlar yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını genel seçimlere göre daha önce elde etmişse de günümüzde kadın aday sayılarına ve seçilebilirlik sıralarına bakıldığında yetersiz olduğu görülür.Yoksa yerel siyaset ve kent yönetimi kadınların bilemeyeceği, anlayamayacağı, bu yüzden de karışmaması gereken bir alan mı görülüyor?Yerel yönetimler insan haklarının yaşama geçirileceği yerler olduğu düşünülürse toplumsal cinsiyetimize ve bundan kaynaklanan farklılıklarımıza da saygı duyulması ve farklılıktan kaynaklanan ihtiyaçların da giderilmesidir.Belediyeler halktan aldıkları yönetme yetkisiyle kendilerini seçen yurttaşlara karşı sorumludur.Bu nedenle,yerel yönetimler demokratik olarak hesap verebilmelidir.Yerel yönetimlerin ve halkın yakın ve yüz yüze ilişkiler içinde olması iletişimi kolaylaştırmakta ve katılımcılığı sağlamaktadır.Bu da yerel yönetimleri demokratik yapar.Merkezi siyasi irade ile halk arasında aracı kurum olan yerel yönetimler,toplumdaki iktidarı çoğullaştırarak,bir yandan yurttaşların siyasete erişimlerini çeşitlendirir, bir yandan da çoğul iktidarların birbirini denetlemesini ve dengelemesini sağlar. Yaşama dair her şey olan yerel siyaset,dar çıkarların hizmetine koşularak pay koparılacak makamlar değil,yerel olanakların etken ve demokratik biçimde kullanılarak halkın refahını ve yaşam kalitesini yükseltmek için yönetilecek organlardır.Yerel seçimlerin hız kazanmasıyla başkan adayları bir bir projelerini açıklıyorlar. Yerel yönetime katılım kişilere kendi yaşamıyla ilgili kararları belirleme,siyasal tercihler yapma olanağı verdiğinden merak edip de gelecek beş yıl için umut beklediğimiz adayların yapacaklarını inceledik mi?Yoksa sadece benim partimden olması yeterli mi diye düşünüyoruz. Küresel krizin almış başını gittiği,insanların yokluk ve yoksullukla kıvrandığı bu günlerde liyakat sahibi kişilere ihtiyacımızın olduğu unutulmamalıdır. Yerel yönetimlerin aldıkları kararlar,eylem ve işlemleri ile yurttaşların nasıl bir kentsel çevrede yaşayacağını belirleyeceğinden umarım gerçekten iş yapacak,devlet ve millet hakkını koruyacak başkanlar seçilir.

Nermin AYDINLI

4 Ocak 2009 Pazar

GAZZE KATLİAMI

İsrail vurdu, dünya durdu... Ve beklenen oldu! İsrail'den bir kanlı adım daha geldi! İsrail'in kara birlikleri Gazze'ye girdi diyor haberler…
Günler günleri kovalıyor ve zalim İsrail hala kana doymuyor.Bu ne kin,bu ne nefret…Bu kadar mı insanlığınızı ve insani duygularınızı yitirdiniz.Binlerce masum ve mazlumları yok ederken hiç mi vicdan azabı duymuyorsunuz ey zalimler!...İsrail ve yandaşları sevinç naraları atarken,nerede insan hakları?Nerede medeni ülkeler?En önemlisi ise din ulemaları ve İslam ülkeleri nerelerdesiniz?Dinimiz zalimin yanında olunmasını mı emrediyor.Ortadoğu kan ağlıyor, zalimler zulümlerine aralıksız devam ediyor.Dünya sanki bir oyun izliyormuş gibi sessiz ve kılını bile kıpırdatmıyor.Korkuyorum,ürperiyorum insanlar insanlığını yitirmiş diye…O bombardımanlar arasında çaresiz,kimsesiz kendi kaderlerine terkedilmiş mazlum insanlara neden el uzatılmıyor?Neden kana susamış İsrail’e dur denmiyor???Bizim canımızı yakan, gencecik evlatlarımızın canına kıyan ve ülkemizi parçalamak isteyen PKK teröristlerine yönelik Irak harekatı sırasında başta ABD olmak üzere “masum insanların canlarından endişeleniyoruz,Irak sınırlarını terk edin” diyenler nerede şimdi?Onlar masum oluyorlar da peki GAZZE’deki kadın,çoluk,çocuk ne oluyor sorarım size?YETER bu kadar zulüm.Formalite açıklamalar bırakılmalı köklü çözüm bulunmalıdır. İslam ülkelerinin prensleri, biraz olsun ihtişamlı saraylarından kafalarını çıkarıp yanı başlarında neler olup bitiyor diye bakmalıdır.Bu en önce insanlık ayıbıdır.Filistin'de işlenen katliam, insanın insana karşı nasıl vahşileşebileceğinin korkunç bir örneğidir. Bütün insanlığın gözü önünde işlenen bu katliamı, dünyanın en korkunç terör mekanizmasına dönüşen İsrail devletini insanlığımızı hunharca katletmekten dolayı kınıyorum.
İşte size Filistinli bir çocuk olan ŞEYMA’nın çığlığı!...

Ben bir filistinli savaş görmüş çocuğum
mescid-i aksa'nın gözlerinde hep yaş görmüş çocuğum
ne suç işlemiştim ki koptu ayağım elim
anne derdim başka bir kelime bilmezdi dilim
gitti bir şafak vakti zindana dönmedi babacığım
öyle çok özledim ki nerede anacığım
bir gün yürüyecektim düşüp oynayacaktım
ağlayan mescid-i aksa'da gidip okuyacaktım
hani avrupalı vampirler, hani insan hakları
kandan geçilmez oldu filistin gazze'nin sokakları
mekansızlar varmış ne masallar okudu
yardımın ne zaman ya rab kirli eller namuslara dokundu
ne cevap vereceksin nebi sorduğu zaman
yardıma gidemezsen ağla sen ey müslüman
ah bir dile gelse de dinlesen dağ taşı
nasıl tekmeleniyor şehidin kesik başı
ben her gün öldürmeyen ölümü tadıyorum
idrakin çıldırdığı zulmü yaşıyorum
siz Avrupa’lı sürüler nemrutları geçtiniz
siz kannar olan allah'ın azabını geçtiniz
siz ey gafletteki müslümanlar köpekleri besleyin
geçin ekran başına uyuklayın esneyin
yok mu bu zalimlerin zulmünü durduracak
akan müslüman kanının hesabini soracak
bu dünya sizin olsun rabb'ime gideceğim
gafletteki müslümanları şikayet edeceğim...

HERKESİ DUYARLI OLMAYA DAVET EDİYORUM.

Nermin AYDINLI