8 Ağustos 2008 Cuma

ANKARA ÇANKIRIYI NE ZAMAN GÖRECEK


Uzak çağın yakın kenti.Kendi kaderine bırakılmış,makus talihini yenmeye çalışan Çankırım.Halkının uysallığı,devletine bağlılığı,kader deyip acıya boyun eğişinden yararlanılan Çankırı'm.Gelenek ve kültürüne bağlı olduğu için kendini ifade de ve tanıtmada zorluk çeken Çankırım.Tarih öncesi ile gündeme geldin ama ANKARA seni ne zaman görecek….
Çankırı belirli dönemlerde gündeme gelmiş kendisi ve halkı hakkında yorumlar yapılmıştır.Peki! Çankırı yeteri kadar tanınıyor mu ve Çankırı Ankara’nın bir ilçesi olarak bilinmesindeki suçlu kimdir? Tanınması için ne yapılmalıdır? Kimlere iş düşüyor?Çankırı’nın ülke ekonomisindeki yeri nedir? Tarımı, sanayisi yeterlimidir?Yeterli yatırım yapılıyor mu?Eğitim ne durumdadır?Küreselleşmenin getirdiği değişimler Çankırı’nın ekolojik yapısını ne şekilde tahrip etmiştir?Siyasilerin Çankırı’ya bakış açısı nasıldır?Turizmin önemi nedir?Globalleşme Çankırı halkını ne şekilde etkilemiştir.Ayrıca Çankırı medyada ne şekilde yer almıştır? vs. vs. şeklinde soruları çoğaltabiliriz.
Çankırı ile ilgili Nihat GENÇ'in “Burası Orta Anadolu, şehrin tüm ekonomik ölçekleri Güneydoğu’nun en yoksul şehrinden bile aşağıda”, “Gençlerin hepsi, istisnasız, liseyi bitirir bitirmez şehirden kaçmayı düşünüyorlar, çünkü birbirlerinin karakaşlı, ablak, temiz yüzlerini sevmiyorlar.” Çankırı “şehir” olmaktan korkuyor.Dar yer ideolojisi… Bu dar yerde tüm milletvekilleri neredeyse dışarıdan gelip listelere girdiler, bu milletvekillerinin fıkraları artık Çankırı kültürü olmuş. Burası Çankırı, 1920’nin Ankara’sı, vatansever, dindar, insanlar, yaren kültüründen kalma kuru bir nezaketleri var, geleneklerine bağlı. Tüm bu saydığımız değerleri onbeş kelimelik bir dil içinde ifade ediyorlar. Yani, devlet, vatan, Allah, bayrak, bölücü, vatan haini…Bu onbeş kelime aynı zamanda zihinsel şifreleri. Bu şifreleri Ankara’da ki siyasiler çok profesyonelce kullanıyor .Ve gerçekte, bu ülkenin temel siyasi meselesi, hırsızlık, rüşvet, tetikçilik, mafya, asla değil. Mesele bir atom bombasına dönüşmüş bu kelimelerle konuşup konuşmama meselesi. İki şehrin hikâyesi Ankara-Çankırı, kaderi aynı: Ankara’da biraz fazla yol-bina yapılmış hepsi bu. Çankırı Ankara’nın soyulmuş şekli. (Zaten Ankara’ya en çok göçü Çankırılılar veriyor.) Ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “zihinsel gücü”: Çankırı! Çankırı, meclisin ruh ve şekil bulduğu, şehrin adı”!... demiş.Bence iyi bir tespit yapmış ve bizi bizden iyi tarif etmiş.Belki içimizde tepki gösterenler olabilir.Lütfen özeleştirimizi sağ duyuyla yapalım ve gerçekleri görelim.Suç Kimin?Yorum yapanın mı yoksa bizim mi?her ikimizin de değil.Çankırı insanı hakikaten temiz yüzlü ve insanlıklıdır.Ağlayanla ağlar,gülenle güler ve dost dediği kişileri ölünceye kadar dost bilir.Dostunu satmaz ve sadakatlidir.İhanet etmeyeceğini bildiği için bu yüzden Ankara Çankırı’yı görmez.Evet Ankara’ya en çok göçü Çankırı vermiştir. Çok doğru.Bu kadar nüfusa göre bile Çankırılı sesini duyuramamış ve her zaman oy potansiyeli görülmüştür.Çoğunluğuna rağmen değişmeyen siyasi görüşü nedeniyle hep azınlık kalmıştır.İthal siyasilere oy vermiş ve hiç bir zaman siyasilerden hesap sormamıştır.İşte bu yüzden ANKARA Çankırı’yı görmez veya görmemezlikten gelir.Bizler elbette yok sayılırız.Çünkü gücümüzün farkında değiliz.Bizler tarihin her evresinde var olmuşuz ama farkındalığımızı yaratamadığımızdan hala var olma savaşı veriyoruz.


Bizler varlığımızı gösteremeyip haklarımıza sahip çıkmadıkça,
Kendimizi geliştirmeyip bilinçlenmedikçe,
Eğitim ve öğretime önem vermeyip körü körüne bir şeylere bağlandıkça,
Çocuklarımıza kültürel değerlerimizi aşılamayıp asimile oldukça,
Değerlerimize sahip çıkmadıkça,
Çağdaş medeniyetler seviyesine şekilde değil akılda ulaşmadıkça,
Örgütlü toplum güçlü toplumdur felsefesiyle yaklaşamayıp birlik olamadıkça tabi ki ANKARA BİZİ GÖRMEZ!....
Nermin AYDINLI




Hiç yorum yok: